Antalya'nın tarihi

Yön duygumu yitirdim
Antalya MÖ 150 yıllarında II. Attalos trafından Attaleia adıyla kuruldu. MS 130 yılında Roma İmparatoru Hadrian’ın anısına, şehirde bugün dahi adını taşıyan kapı yapıldı. Haçlı Orduları’nın önemli limanlarından biriydi.
Yıldırım Bayezid döneminde Osmanlı topraklarına katıldı. Güzelliğiyle tarih boyunca insanların ilgisini çekti. Yerli ve yabancı onlarca gezgin Antalya’dan bahsetti.

İbn-i Battuta ve Evliya Çelebi
14 ve 17’nci yüzyıllarda Antalya’yı ziyaret edip anılarını kaleme aldılar. Evliya Çelebi şehir surlarının 4 bin 400 metre uzunlukta olduğunu, şehirde tam 200 tane çeşme bulunduğunu ve bu çeşmelere Düden Şelalesi’nden su taşındığını belirtti.
Antalya gerçekten de çok güzel bir şehir. Şimdi fazla büyümüş, her seferinde yolumu kaybediyorum, yön duygumu tamamen yitiriyorum ama olsun. 50 ilk buluşma gibi, her ziyaretim ilk kez görüyormuşum gibi heyecanla geçiyor. Hep yeni yerler, yeni mahalleler keşfedip yeni lokantalarda yemek yiyorum.
Ne yapılır?
Sahil ve parklar enfes olmuş. Kendinizi Miami’deymiş gibi hissediyorsunuz.
Bu mevsim, Akdeniz’in en güzel zamanı. Ne rahat yüzülür şimdi kim bilir...
Kaleiçi’nde yürüyüp fotoğraflar çekin. Çok güzel evler var.
Antalya Müzesi’nin heykel koleksiyonu muhteşem.
Yivli Minare’yi, Hadrian Kapısı’nı zaten göreceksiniz.
Dolphinpark’ta yunusların şovunu izleyebilirsiniz.
Miniaturk’ün Antalya versiyonu var, özellikle çocuklar için iyi bir eğitim oluyor.
Düden Şelalesi’ni çok severim ben; özellikle sabah erken saatlerde. Hafta sonlarında fazlaca kalabalık olabiliyor, mümkünse hafta içi ziyaret etmekte fayda var.